Google, geçtiğimiz günlerde Android kullanıcılarına (şimdilik sadece ABD’de) bir düğmeye basarak bir dizi konuda hızlı cevaplara erişebilmelerine izin verecek “arama kısayolları“nın lansmanını sundu. Bu kısayollar kullanıcıları spor, restoran, yerel olanaklar ve eğlence gibi onlarca konu hakkında anlık bilgilere yönlendirecekler.
Kısayollara erişilebilmesi için uygulamanın en yeni sürüme yükseltilmesi gerekiyor ve şu anda ABD’deki Google uygulaması içinde kullanılabiliyor. Yeni mobil ürünlerini yayınlamaya devam ettikçe; popüler arama motorunun, kullanıcı davranışlarındaki trendlere ayak uydurma ve tahmin etme eğiliminin iyileşeceği açık.
Ancak bu girişim, SEO için ne ifade edecek ve Google, ücretli reklamları bu yeni arama deneyimine nasıl entegre edecek?
Kullanıcılarını ikna edebilecek mi?
Birinci aşama; geniş bir kullanıcı tabanını, bilgiyi keşfetme yolunda geçişe ikna etmek olacaktır. Bu değişikliğin altında yatan gerçek işlevsellik güncellendi ve fakat kullanıcı davranışlarının değişmesi yavaş olabilir. Bu uğurda Google’in bu lansmanının insanlara, ürünlerini kullanarak neler yapabileceklerini göstermek için olduğunu söyleyebiliriz.
Google’dan Jason Douglas, temel hedeflerinden birini basitçe; “Kullanıcının işlerini halletmesine yardım etmenin en kolay yolunu bulmaya çalışmak” olarak özetledi. Kuşkusuz, bu hedefe ulaşmak için insanları bir uygulamayı güncellemeye ikna etmek biraz daha kolay olacaktır.
Kullanıcıların bu uygulamayı benimsemesinin Google için sayısız yararı olacaktır. Kullanıcıları kendi bilgi ekosistemi içine yerleştirerek, verilerine erişebilir olacak ve böylelikle en önemlisi bu kullanıcıları Facebook kıskacından uzak tutabilecek. Bu verilerin tümü yalnızca arama sonuçlarının doğruluğunu iyileştirmek için kullanılacak ve bu gelişmiş sonuçlar kullanıcıları uygulamada kalmaya ikna edecektir.
Google Bu Sonuçları Nasıl Sıralayacak?
Bu, SEO uzmanları için önemli bir sorundur, ancak kesin olarak cevaplamak için biraz erken. Elbette ki önem derecesi, kaç kullanıcın kısayollara dokunarak aramayı seçtiğine bağlı olacaktır. Lansmanda, Jason Douglas, tüketicilerin uygulamanın ayarlarını sadece spor takımları veya favori restoranlarına göre değil, en çok sevdikleri markalara göre de ayarlayabileceğini ima etti.
Douglas şunları ekledi: “Şu anda bu tercihlerin ne kadar etkili olmasına karar vermeye çalışıyoruz. Bazı durumlarda, uygulama içinde bazı tercihler ayarlayabilirsiniz. Yaparken aynı zamanda öğrenmeye çalışıyoruz. Alışveriş için en önemlisi; kolaylık mı yoksa en iyi fiyat mı? Bir çok yeni sıralama ve kalite seçeneği var”. Bununla birlikte, belli markalarda kullanıcı tercihlerinin kişiselleştirilmiş organik arama sonuçlarına etki etmesi kesinlikle makul.
Bu senaryoda; kullanıcılar bir markayı diğerinden daha fazla tercih ettiğinde, AdWords gibi açık artırmaya dayalı bir teklif verme modelinde doğal karmaşıklıkların olması normaldir. Örneğin, bir kullanıcı Kayak’ı, Skyscanner’a tercih ederse bu, o kullanıcının seyahat aramalarında çıkacak reklamlarda ilk sırada yer almak için fiyatları nasıl etkileyebilir? Google, bu sistemi açık artırmalara büyük ölçekte nasıl entegre edebilir?
Bunlar, elbette Google’ın farkında olduğu zorluklardır ancak sonunda trendleri ve tercihleri paraya çevirmenin bir yolunu bulacakları konusundaki şüpheleri silip silemeyeceklerini hep birlikte göreceğiz.